T.C. Mİllî Eğİtİm BakanlIğI
BALIKESİR / AYVALIK - Ayvalık Mesleki Eğitim Merkezi

Çanakkale Ruhu

 

Çanakkale deyince tıpkı benim gibi sizlerin de aklına destan geliyordur sanırım. Türk savaş tarihine altın harflerle yazılan Çanakkale Zaferi’ni bizlere yaşatan ve kutsal vatan topraklarını canları pahasına koruyarak şehitlik onuruna erişen aziz şehitlerimizi hatırımızda tutmalı; onları bir an olsun aklımızdan çıkarmamalıyız ve her zaman minnetle ve şükranla anmalıyız.

 

ÇANAKKALE RUHU

Çanakkale deyince tıpkı benim gibi sizlerin de aklına destan geliyordur sanırım. Türk savaş tarihine altın harflerle yazılan Çanakkale Zaferi’ni bizlere yaşatan ve kutsal vatan topraklarını canları pahasına koruyarak şehitlik onuruna erişen aziz şehitlerimizi hatırımızda tutmalı; onları bir an olsun aklımızdan çıkarmamalıyız ve her zaman minnetle ve şükranla anmalıyız.

Çanakkale Zaferi; dünya tarihine yön vermek isteyenler ve bizim için dönüm noktası olmuştur. Kurtuluş Savaşımızın ilk meşalesi burada tutuşturulmuştur. Türk Milletinin kahramanlık ve fedakârlığının doruk noktasına ulaştığı yerdir, Çanakkale. İmanımızın ve azmimizin, gücümüzün ve dayanıklılığımızın apaçık bir göstergesi olmuştur, Çanakkale. 

Çanakkale Zaferi, birinci dünya savaşında emsali görülmemiş cesaretteki kahraman askerlerimizin, dünyayı şaşkına çeviren kahramanlık destanı olduğu gibi; vatanın bütünlüğü ve milletin bağımsızlığı söz konusu olduğunda, Türk milletinin neleri başarabileceğinin en güzel kanıtı olmutur. Çünkü Türk milleti tarih boyunca bağımsızlığın ve özgürlüğün onurlu bir millet için ne kadar önemli olduğunu çok iyi bilmiş ve asla bundan ödün vermemiştir. 

Trablus ve Bingazi’nin İtalyanlara bırakılması, balkan savaşları neticesinde büyük toprak kayıpları, 31 Mart Vakası gibi birçok üzücü olay üst üste gelmiş ve milletimiz özgüvenini yitirmişti. Çanakkale Zaferi’yle Türk milleti, arka arkaya gelen acı olayların etkisiyle kaybettiği özgüvenini yeniden kazanmış ve tüm dünyaya “Çanakkale geçilmez.” diye haykırmıştır. 

Zamanında savaşla yıkamadıkları savunmamızı şimdi demokrasi, özgürlük, bağımsızlık, eşitlik gibi kavramları öne sürerek yıkmaya çalışıyorlar. Patrona Halil isyanını hatırlayalım. Kanunları İslami hükümlere göre düzenlenen Osmanlı İmparatorluğunda “Şeriat isteriz.” diye ayaklanmadılar mı? Dikkatli ve uyanık olalım. Kanaatimce şu anda da aynı oyun tekrar ediliyor. Ülkemizde demokrasi hiç yokmuş gibi davranılıyor. Televizyonlarda gösteri yapanları görüyoruz. “Ne için eylem yapıyorsunuz.” diye soran spikere “Demokrasi için.” diye cevap veriyorlar. Şaşırıyorum. Doğal olarak demokrasi isteyeceğiz; ancak bunu sadece kendimiz için değil, herkes için isteyeceğiz. Sadece kendi isteklerimizin olması demokrasi değildir. Demokrasi başkalarının taleplerinin yok sayılması veya özgürlüklerinin kısıtlanmasıyla olmaz. Çoğunluğun talepleri dikkate alınır.

Demokraside tüm vatandaşlar devlet yönetiminin şekillendirilmesinde dolayısıyla devlet politikalarını oluşturulmasında eşit haklara sahiptir. Bunun doğrudan veya bizim ülkemizde olduğu gibi kendi seçtikleri ve kendilerine karşı sorumlu temsilciler (Belediye encümen üyesi, milletvekili gibi) yoluyla dolaylı kullanıldığı durumlar da olabilir.

Demokrasi ve insan hakları konularında yeterince yol aldık mı? Yapılan çalışmalar yeterli midir? Öncelikle şunu aklımızdan çıkarmayalım: İnsanlık için ne yapılsa azdır. Her ne kadar demokrasilerde çoğunluğa göre hareket edilse de azınlıkta kalanların görüşleri de dikkate alınmalıdır. İster çoğunluğun, ister azınlağın içinde yer alalım doğal olarak her şeyin daha fazlasını isteyeceğiz. Daha fazlasını elde etmek için çalışacağız; ama yakıp yıkmadan, insanca yürüteceğimiz faaliyetlerle… 

Çanakkale şehitliğini ziyaret etmişsinizdir mutlaka; aksilik oldu da gidemediyseniz hemen bir tur şirketinden rezervasyonunuzu yaptırın lütfen. Her Türk vatandaşının ömründe bir defa olsun mutlaka ziyaret etmesi gereken yer. Eğer tarihi bilginiz çok fazla yoksa rehber eşliğinde gezmenizde fayda var. Yapılan savaşlar, orada yaşanan kahramanlıklar hakkında bilgi alarak gezerseniz daha anlamlı oluyor. Yaşananlar gözünüzün önünde bir nebze olsun canlanıyor.

Ben gittim, şehitlikleri gezdim. Türkiye’nin en doğusundan en batısına kadar her yerinden şehitlerimiz olduğunu gördüm. Biliyoruz ki içlerinde sınırlarımız içinde yaşayan her ırktan insan var. Vatan savunmasında hep birlikte savaşmışlar, yokluk günlerinde birbirlerine destek olmuşlar, şahadet şerbetini birlikte yudumlamışlar. Şimdi ise Çanakkale’de koyun koyuna yatıyorlar. İşte Çanakkale’de savaşan ruh budur. Bu ruhu uyandırmalıyız; artık her türlü ayrımcılıklardan vazgeçmeliyiz. Ancak o zaman gereksiz mücadelelerle vakit kaybetmeyiz. Bütün enerjimizi ülkemizi geliştirmeye harcarız. 

Bizim için vatan sevgisi ve bağımsızlık tüm değerlerimizin üzerindedir. Bu değerlerimizin tehlikeye düşeceğini anladığımız anda canımızı feda etmekten kaçınmayız. Çanakkale Destanı yazılırken kahramanlarımız, bu yüksek ruhla hareket etmişlerdir. “Ölürsem vatanım için şehit, kalırsam gazi olurum.” Düşüncesiyle vatanımızı savunmuşlardır.

Çanakkale savaşında yer alan askerlerimizin maneviyatını bakın Ata’mız ne de güzel anlatıyor: “Bütün askerler, zabitler her şeyi unutmuşlar, başkalarının kalplerini verilecek işarete bağlamışlardı. Süngüleri ve bir ayakları ileri uzatılmış olan askerlerimiz, onların önlerinde ellerinde tabancaları, kılıçları, zabitlerimiz kırbacımın aşağı inmesiyle demirden bir kitle halinde aslanca bir saldırışla ileriye atıldılar. Bir saniye sonra düşmanın siperlerinde gökleri dolduran Allah Allah! uğultularından başka bir şey işitilmiyordu. Düşman silah kullanmaya vakit bulamadı. Boğaz boğaza kahramanca bir boğuşma sonunda birinci hattaki düşman kamilen imha edildi.” Mustafa Kemal; bu muhaberede hücuma kalkarken askerlerden okuma bilenlerin Kuran-ı Kerimi göğüslerine basarak, bilmeyenlerin kelime-i şahadet getirerek ve hemen hepsinin de iki üç dakika sonra öleceklerini bilerek, nasıl titremeden, irkilmeden ileri atıldıklarını anlatır. "Emin olmalısınız ki, Çanakkale muhaberesini kazandıran bu yüksek ruhtur" 

Herkesin her yerde söylediği gibi: “Dönmeyi düşünmediler.” Zaten çoğu dönemedi de. Balıkesirli bir öğretmen olarak, ilimizdeki okullardan şehitlerin olması benim için ayrı bir gurur kaynağı olmuştur. Balıkesir Lisesi Çanakkale Savaşında 94 şehit vermiştir. Yine Balıkesir Erkek Muallim Mektebi de çok şehit vermiştir. 1914 – 1918 yılları arasında bu okuldan yalnızca iki kişi mezun olabilmiştir.

Aziz şehitlerimiz, yattığınız yerde rahat uyuyunuz. Tertemiz kanlarınızla suladığınız kutsal vatanımızın toprakları, artık Türk Gençliğine ve Türk Milletine emanet. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da en kutsal emanet olarak muhafaza edilecektir. Milli Şairimiz Mehmet Akif, Çanakkale Şehitlerine yazmış olduğu şiirde bu duygularımızı bakın nasıl dile getirmiş:

Asım´ın nesli...diyordum ya...nesilmiş gerçek: 

İşte çiğnetmedi nâmusunu, çiğnetmiyecek. 

Şühedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar... 

O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar, 

Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor, 

Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor! 

Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker! 

Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.

 Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhidi... 

Bedr´in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi. 

Sana dar gelmiyecek makberi kimler kazsın? 

´Gömelim gel seni tarihe´ desem, sığmazsın.   

Bizlere bu büyük zaferin gururunu armağan eden, başta ulu önderimiz Mustafa Kemal ATATÜRK ve onun silah arkadaşları olmak üzere; bu mücadelede yer alan Türk ordusunun kahraman askerlerini, onu sahip olduğu bütün varlığıyla destekleyen aziz Türk milletini ve vatanları uğruna hayatlarını feda eden bütün şehitlerimizi rahmet, minnet ve şükranla anıyorum. Ruhları şad olsun…

Her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının onlar kadar vatanını sevmesi dileğiyle…


Şefik AÇAR

Okul Müdürü

Paylaş Facebook  Paylaş twitter  Paylaş google  Paylaş linkedin
Yayın: 21.08.2017 - Güncelleme: 27.09.2017 13:23 - Görüntülenme: 1222
  Beğen | 0  kişi beğendi